Giriş
Anayasa’ya karşı hile; aslında kanuna karşı hilenin bir türüdür, vice versa da mümkün. Bir başka ifadeyle, Anayasa’nın açıkça yasakladığı bir sonucun, Anayasa'nın izin verdiği yollar kullanılarak elde edilmeye çalışılmasıdır. Tanımı daha genel çerçevede ele aldığımızda, anayasa kelimesi yerine “kanun” kelimesini koyduğumuzda karşımıza klasik “kanuna karşı hile” kavramı çıkar1.
Hakkın Kötüye Kullanımının Yasağı İlkesi
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü içerir. Kanuna karşı hile ve onun anayasal düzeydeki yansıması olan anayasaya karşı hile de bu kapsamda değerlendirilebilir. Buradaki temel kriter, bir hakkın “tabiatına aykırı olacak şekilde” başkalarının aleyhine kullanılmasıdır.
Ancak her aleyhe sonuç, hakkın kötüye kullanıldığı anlamına gelmez. Örneğin, bir alacaklının borçludan alacağını istemesi borçlu aleyhine sonuç doğurur ama bu hakkın kötüye kullanımı değildir; çünkü alacak hakkı tabiatı gereği böyle bir sonuca yöneliktir.
TMK Madde 2’nin Kamu Hukukuna Uygulanabilirliği
Her ne kadar Türk Medeni Kanunu özel hukuk normlarından oluşsa da ikinci madde yalnızca özel hukuk ilişkilerine değil, genel hukuk düzenine yönelmiş evrensel bir hukuk ilkesidir. Zira kanun lafzı itibarıyla "özel hak" veya "kamusal hak" ayrımı yapmaksızın doğrudan "hak" kelimesini kullanmaktadır-keza merhum Prof. Dr. Mustafa DURAL'ın Türk Özel Hukuku Cilt I isimli kitabında TMK 2/II için, "Böylelikle, Medenî Kanun bütün haklar yönünden genel ahlâkî bir sınırlama getirmiştir." demiştir2- bu sebeple; anayasal hakların ya da anayasa tarafından anayasal organlara tanınmış yetkilerin, yetki de bir haktır, kötüye kullanımı da bu ilke kapsamında değerlendirilebilir.
T.C. Anayasa'sına Karşı Hile ve Pozitivizm Eleştirisi
Bazı pozitivist anayasa hukukçuları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ilk üç maddesinin dördüncü maddenin değiştirilmesi yoluyla dolaylı olarak değiştirilebileceğini savunmuşlardır. Bu görüş, alenen anayasaya karşı hiledir. Zira bu; anayasanın açıkça yasakladığı bir sonucu, "sözde" meşru bir araçla elde etme çabasıdır.
Bu durumda yasama organının anayasal yetkilerini kötüye kullanması söz konusu olur ve bu durum TMK 2’de belirtilen hakkın kötüye kullanımına açıkça girer. Bu bağlamda TMK 2, şekli itibariyle kanun olsa da içerik olarak anayasal nitelikte evrensel bir hukuk ilkesidir. Yani Anayasa Hukuku doktrini tabiriyle TMK madde 2 zannımca şekli anlamda anayasa kuralı olmasa da maddi anlamda anayasa kuralıdır. Bu bakımdan, T.C. Anayasası'nın 14. maddesiyle benzeştiği söylenebilir.
Dipnotlar
- Bkz. Gözler, Kemal. Anayasa Hukukunun Genel Esasları Ders Kitabı, 16. Baskı, Ekin Yayınları, Bursa, 2024, s. 79.
- Bkz. Dural, Mustafa. Türk Özel Hukuku Cilt I, 19. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2024, s. 215.
Yorumlar
Yorum Gönder