Ana içeriğe atla

Demokrasiye Zırh Giydirmek: Militan Demokrasinin Mahiyetine İlişkin Birtakım Şeyler

Giriş

Militan demokrasinin veya mücadeleci demokrasinin ne olduğunu söylemeden önce demokrasinin ne olduğundan kısaca bahsedelim. Yunanca "demos (halk)" ve "kratos (yönetim)" kelimelerinin birleşimiyle türetilmiş demokrasi kelimesinin Türkçe karşılığı halk yönetimidir. Kelimenin kökeninin Yunanca olması, Yunan polis (şehir) devletlerinde ihdas edilmiş bir siyasal olgu olmasından dolayıdır. Doktrinde bir Yunan polisi olan Atina'da ortaya çıktığına dair bir görüş birliği vardır; zira Atina o dönemde demokrasiyi fiilen en iyi uygulayan Yunan polisidir.

Atina'da demokrasinin ihdası, Her Cumhuriyet Bir Demokrasi Midir?: Cumhuriyetin Mahiyetine İlişkin Birtakım Şeyler yazımda bahsettiğim Roma'daki cumhuriyetin ihdasına benzer şekilde gerçekleşmiştir. Zira Roma gibi Atina'da da krallık rejimi varken, soylular krallık rejimini sona erdirmiş ve aristokratik bir rejim ortaya koymuşlardır. Aristokratların tiranlaşmasıyla; oligarşi (tiranik aristokrasi) meydana gelmiş, bunun neticesinde halk tiranik rejime son vermiş ve demokrasi ihdas edilmiştir.

Atina ve Militan Demokrasi

Demokrasinin ihdasından sonra, insanlık tarihinin ilk demokrasisi olarak kabul edilen Atina'nın bir nevi militan demokrasi anlayışını benimsediğini söylemek mümkündür. Zira demokrasiye karşı teveccüh edecek her tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla çeşitli önlemler alınmıştır.

Ostrakismos (sürgün cezası) bunlardan biridir; demokratik Atina’ya tehdit olabilme potansiyeli taşıyan her kişi yargılamaksızın Atina’dan 10 yıllığına sürülürdü. Bunun sebebi, Atinalı yurttaşların, Atina’nın karanlık dönemi olarak gördükleri tiranik, krallık ve oligarşik rejimlere dönmekten korkmalarıydı.

Hatta ünlü Yunan filozof Sokrates'in, demokrasiye karşı muhalefet etmek ve gençleri dinsizliğe özendirmek suçlamalarıyla idam cezasına mahkum edilmesi de bununla ilişkilidir.

Görülüyor ki demokrasinin ortaya çıkış felsefesinde bile kendi kendini koruma mekanizması vardır. Zannımca militan demokrasi bir tercih değil, bir gerekliliktir. Hatta öyle ki, ben militan demokrasinin bir özelliği demekten ziyade, demokrasinin bir özelliği demeyi daha uygun buluyorum. Yani demokrasinin zaten tabiatında olan bir şeyi, sanki demokrasinin başka bir türüymüş gibi bahsetmeyi tutarsız buluyorum.

Peki nedir bana göre demokrasinin tabiatında olan ama doktrinde militan demokrasi olarak bahsedilen şey? Militan demokrasi; kendisini, yani demokrasiyi ortadan kaldırmayı amaçlayan hiçbir unsurunu ihtiva etmemesi ve varsa da o unsurları ortadan kaldırma amacı gütmesi anlamına gelir.

Militan Demokrasi Kavramının Ortaya Çıkışı

Modern anlamda militan demokrasi kavramını hukuk ve siyaset literatürüne kazandıran isim, Alman asıllı hukukçu ve siyaset bilimci Karl Loewenstein'dır. Loewenstein, özellikle 1930’lu yıllarda Almanya’da yükselen nasyonal sosyalizmin demokratik yollarla iktidara gelmesini gözlemlemiş ve bu tecrübeye dayanarak demokrasinin kendisini ortadan kaldırabilecek unsurlara karşı kendi içinden bir bağışıklık sistemi gerektiğini savunmuştur.

Zannımca demokrasi ontolojisi itibariyle böyle bir bağışıklık sistemini zaten ihtiva etmek zorundadır. Loewenstein’a göre; demokrasi, kendi ilkeleri üzerinden yıkılabilecek kadar savunmasız bir rejim olmamalıdır. Bu nedenle, demokrasiyi ortadan kaldırmayı amaçlayan siyasal partilerin, örgütlerin, yayınların ve eylemlerin demokratik özgürlükler kisvesi adı altında korunmaması gerektiğini savunmuştur.

Kısaca; demokrasinin düşmanları, demokrasiyi kullanarak meşru zemin kazanamamalıdır. Loewenstein’ın temel tezi şudur: “Demokrasi kendi intiharına seyirci kalmamalıdır.”

Bu bağlamda, onun militan demokrasi anlayışı, sıradan demokratik rejimlerden farklı olarak pasif değil aktif bir savunmayı öngörür. Bu savunma; gerekirse ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasını, siyasal partilerin kapatılmasını veya dernek, yayın ve toplantı özgürlüğü gibi temel haklara müdahale edilmesini meşru görür.

Zannımca Loewenstein haklıdır. Ancak yukarıda da söylediğim gibi, demokrasi ortaya koyuluş felsefesi itibariyle böyle bir koruma mekanizmasını bulundurmak zorundadır. Demokrasinin günümüze değin evrimiyle bu koruma mekanizması adeta bir biyolojik varlığın evrimle kendisinde var olan bir özelliğin körelmesine benzetilebilir. Demokrasinin modernleşmesiyle zaten demokrasinin kendisinde var olan bu bağışıklık sistemi, maalesef “militan demokrasi” adındaki bir demokrasi yönelimine özgüymüş gibi lanse edilmiştir.

Yani demokratik usullerle demokrasiyi sona erdirme amacı taşıyan her türlü unsurun, “demokrasiye karşı hile” olarak değerlendirilmesi kanaatindeyim. Ben, demokrasiye karşı hileyi; demokratik araçlar üzerinden demokratik düzeni ortadan kaldırmak olarak tanımlıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anayasa’ya Karşı Hile: Hakkın Kötüye Kullanımının Yasağı Bağlamında Bir Değerlendirme

Giriş Anayasa’ya karşı hile; aslında kanuna karşı hilenin bir türüdür, vice versa da mümkün. Bir başka ifadeyle, Anayasa’nın açıkça yasakladığı bir sonucun, Anayasa'nın izin verdiği yollar kullanılarak elde edilmeye çalışılmasıdır. Tanımı daha genel çerçevede ele aldığımızda, anayasa kelimesi yerine “kanun” kelimesini koyduğumuzda karşımıza klasik “kanuna karşı hile” kavramı çıkar 1 . Hakkın Kötüye Kullanımının Yasağı İlkesi Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü içerir. Kanuna karşı hile ve onun anayasal düzeydeki yansıması olan anayasaya karşı hile de bu kapsamda değerlendirilebilir. Buradaki temel kriter, bir hakkın “tabiatına aykırı olacak şekilde” başkalarının aleyhine kullanılmasıdır. Ancak her aleyhe sonuç, hakkın kötüye kullanıldığı anlamına gelmez. Örneğin, bir alacaklının borçludan alacağını istemesi borçlu aleyhine sonuç doğurur ama bu hakkın kötüye kullanımı değildir; çünkü alacak hakkı ta...

Her Cumhuriyet Bir Demokrasi Midir?: Cumhuriyetin Mahiyetine İlişkin Birtakım Şeyler

Giriş Sahi, bu “cumhuriyet” dediğimiz şey nedir ki böylesine dillere pelesenk olmuştur? Cumhuriyetin doğuşu, esasen monarşilere karşı bir tepki hareketidir ve bu kavram ilk kez Roma devleti tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Roma Krallığı, Roma Cumhuriyeti yahut Roma İmparatorluğu demiyorum; “Roma devleti” diyorum, zira Roma öyle bir siyasal yapıdır ki bu üç farklı yönetim biçimini de tecrübe etmiştir. Roma’da ihdas edilen bu rejim, Latincedeki res publica terimiyle ifade edilmiş ve zamanla Batı dillerine sirayet etmiştir. Türkçeye “halka ilişkin şeyler” ya da “kamusal olan” şeklinde çevrilebilecek bu kavram, özünde monarşinin karşıtı olarak tezahür etmiştir. Cumhuriyet ≠ Monarşi Roma, başlangıçta Etrüsk kökenli bir hanedanın egemenliğinde bir krallıktı; ardından bu rejim yıkılmış ve onun zıddı olan res publica ortaya konmuştur. Ancak burada sormamız gereken asıl soru şudur: Cumhuriyet yalnızca bundan mı ibarettir? Yani bir siyasal rejime “cumhuriyet” diyebilmemiz için onu yalnı...

Devlet Paradoksu: Bir Anarşizm Eleştirisi

Giriş Anarşizmi yermeden önce anarşizmin ne olduğundan bahsedelim. Anarşizm kelimesinin kökeni Yunancaya dayanır. Yunanca anarkhia, olumsuzluk eki “an” ile yönetici, otorite ve iktidar anlamlarına tekabül eden “arkhos” sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Türkçeye ise “yöneticisizlik” veya “otoritesizlik” olarak çevrilebilir. 1 XIX. yüzyıla kadar aşağılayıcı bir anlam taşıyan bu kavramı siyasi görüşlerini nitelemek için olumlu anlamda ilk kez kullanan kişi Pierre-Joseph Proudhon olmuştur. Proudhon’a göre, iktidarın olmadığı bir toplum hem mümkün hem de arzu edilebilir bir seçenektir 1 . Çeşitli anarşist düşüncelerin tanımlarındaki ortak yön, “özgür insanlardan oluşan özgür bir toplum ideali” olarak özetlenebilir. Bu ideale, en başta devlet olmak üzere bireyin özgürlüğünü kısıtlayan her türlü otoritenin kaldırılmasıyla ulaşılacaktır 1 . Anarşizmin ve anarşistlerin ortak paydada buluşabildikleri tek şey siyasal iktidarın ve siyasal iktidarın tezahürlerinden biri olan devletin olmadığı...